Erkan Oğur'u caz gitaristleri bölümünde hatırlatmaya çalışsakta, türler üstü müzik yapan bu değeri, evrensel müziğin eşsiz dışavurumlarından biri olarak dinlemek kaçınılmaz.
Erkan Oğur (d. Mehmet Erkan Oğur, 17 Nisan 1954; Ankara),
Müziğe 4 yaşından itibaren keman, bağlama, flüt ve cümbüş çalarak başladı. Onu Halk Müziği icrası konusunde teşvik eden ilkokul müzik öğretmeni "İlkokulu bitirdiğinde, bizim yöreden çalmadığı saz kalmamıştı." diyor. Gitar çalışında Jimi Hendrix'in bazı etkileri olmuştur. 1976'da perdesiz gitarı icat etti. Liseyi Ankara'da tamamladı. Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü ile başladığı üniversite hayatına Münih Üniversitesi Fizik Mühendisliği'nde okuyarak devam etti. Müzisyen olmaya karar verdikten sonra eğitim görmek için Türkiye'ye döndü. İstanbul Devlet Konservatuarı Müzik Teorisi bölümünden mezun oldu. Çalışmalarında ağırlıklı olarak kopuz ya da dede bağlama, ud, e-bow, perdesiz gitar, klasik gitar, elektro gitarı ve sesini kullandı. Bunlar dışında birçok enstrümanı da albümlerinde başarılı bir şekilde çalmıştır. En son Telvin Trio ile birlikte çıkardığı iki cd'lik Telvin albümünde doğaçlama caz denemeleri yapmıştır. Fretless albümü çıktığı yıl Avrupa'da yılın yaratıcı albümü seçilmiştir. Bir Ömürlük Misafir albümü olarak Türkiye'de daha sonra yayınlanmıştır. Türk müziğine icracı ve yorumcu olarak devasa katkılar yapmıştır. Perdesiz gitarı ve perdesiz bağlamayı geliştiren kişidir. Dünya müzik literatüründe yerini almıştır. Günümüzde ise Nazım Hikmet Akademisi Müzik Bölümü'nde ders vermektedir.
Müzik yaşamı boyunca pek çok müzisyene ilham kaynağı olduğu gibi bağlama ustalarına da işlerini yaparken adeta sufle vermiştir. "İnsanın, salt yaşantısı ve yapıp ettiklerinin doğayla uyumlu olduğu müddetçe başarıya erişme şansı vardır." diyerek hayattaki duruşu hakkında ipucu vermiştir. Öyle ki Kemal Eroğlu meslek hayatını Erkan Oğur'u tanıdıktan önce ve sonra olarak ikiye ayırmaktadır.
Albümleri
İstanbul'da Bir Amerikalı
Robert Johnson ve İlkin Deniz ile birlikte 1982 Çekirdek Sanat Evi Kayıtları
Müzikte Anadolu Mistisizmi
Aziz Şenol Filiz ile birlikte 1982 Çekirdek Sanat Evi Kayıtları
İlkin Deniz, Turgut Alp Bekoğlu ile birlikte (Telvin Trio) (2006)
Fuad
(Djivan Gasparyan ile birlikte) (2001)
Açlığa Doymak
(Film Müziği) (2012)
Mommo (Kız Kardeşim)
Film Müzikleri (2009)
The Istanbul Connection
(2007)
Ayrıca...
Telvin Turne Belgeseli (2012)
Dönmez Yol
(2012)
Kadim
(Belgesel Müziği) (2010)
Fotoğraf Albümü
Pat Metheny
Patrick Bruce Metheny (d. 12 Ağustos 1954, Lee's Summit, Missouri, ABD) Amerikalı caz gitarist ve besteci. 15 yaşından itibaren Kansas City deki değerli caz müzisyenleriyle birlikte düzenli olarak çalışmaya başlayan Metheny uluslar arası anlamda caz sahnesine ilk geçişini 1974 yılında yaptı. Gary Burton dan aldığı 3 yıllık vibrafon dersleri neticesinde kendisine has bir tarz geliştirme yolunda önemli adımlar atan Pat Metheny modern ve geleneksel caz ritimlerini bir arada bütünleştirerek oluşturduğu tarz ile ön plana çıktı. En İyi Caz Gitaristi 18 adet Grammy Ödülü başta olmak üzere pek çok dalda sayısız ödül kazanan Metheny 1974 yılından itibaren bir çok konser turuna katıldı. Günümüzün en parlak caz yıldızlarından birisi olarak kabul edilen Metheny kariyeri boyunca doğaçlama tekniğini yeni teknolojilerin ışığında geliştirmeye devam etti.
Metheny müzik yaşamı boyunca 33 kez Grammy Ödülü ne aday olarak gösterildi ve 17 sini aldı. David Bowie ile yaptığı The Falcon and The Snowman adlı soundtrack çalışmasından çıkan This is Not America adlı single ile dünyaca tanınan bir sanatçı haline geldi.
Paco de Lucia
Paco de Lucía. Francisco Sánchez Gómez. Algeciras(Cádiz), 1947. Gitarist
Belki de en evrensel flamenko sanatçısı. Babası, amatör çalışmaların ötesine geçemeyen mütevazı bir sanatçıydı. Buna rağmen çocuklarının en iyi flamenko sanatçıları olmaları ve ilerde kendisinin çektiği para sıkıntısını çekmemeleri için bir şirket kurdu. Onları küçük yaşlarından itibaren çok çalışmaya yönlendirerek bunu başardı. Ramón de Algeciras tanınmış saygın bir gitarist; Pepe de Lucía kariyerini şarkıcı olarak yaptı; María Luisa ve Antonio bazı koşullar yüzünden, María şarkı söylemesine, Antonio da iyi bir gitarist olma yolunda ilerlemesine rağmen, profesyonel flamenko sanatçıları olamadılar; Paco tek kelimeyle bir dahi. Hayatta başka hiçbir şey olamayacağını söyler hep: “İnsan çocukluğunda ne ise hep öyledir, benim çocukluğum flamenko sanatçılarının arasında geçti. “Herkes gibi cante’ye ve dansa eşlik ederek José Greco’nun dans topluluğunda çalışmaya başladığında 13 yaşındaydı. Çok tecrübesiz olmasına rağmen bunu kusursuz bir şekilde gerçekleştirdi. Kısa bir süre sonra Camarón ile tanıştı. Sahneyi hayatındaki en güzel şey olarak hatırlıyor hep. Sık sık bir araya gelip geceler boyu “yeni bir şeyler icat ederek beraber çaldılar ve söylediler”. Şu an herkes tarafından en çok dinlenilen kayıtları yaptılar, çünkü ne olmak istediğinin hep farkındaydı. “Bir konser gitaristi olmayı hiç istemedim, çocukluğumdan beri istediğim şarkı söylemekti. Çok utangaç ve şişman bir çocuktum, kendimi bu yüzden hep gülünç hissederdim ve gitarımın arkasına saklanırdım. Hayal kırıklığına uğramış bir şarkıcıyım ben”. 60’lı yılların sonunda 70’li yılların başında Paco de Lucía dünya çapında tanınıyordu. Tarzını kusursuz bir şekilde yarattı. Ninó Ricardo’nun ona eşlik ettiği ilk sahnesinden ve Sabicas, Mario Escudero ve diğerlerlerini keşfettiği ikinci sahnesinden sonra kendi tarzıyla çalmaya başladı. 1975 yılında ismini Madrid Royal Tiyatrosu’nda tarihe geçirdiği bir konser verdi.
Yeniliğe olan merakı onu mutlak ortodoksluğun savunucusu olmaktan kurtardı. Kalıcı katkıları onu flamenko müziğinde en yenilikçi kişilik yaptı. “Ne yaparsam yapayım benim müziğim hep flamenko olacak, çünkü ben neysem oyum” dediği güne kadar, sık sık çalma tarzını değiştirdiğini zannettiği için çok korktuğunu ifade etti. O zamandan beri kendi içinden nasıl geliyorsa öyle çalmaya başladı, daha önce kendine hiç tanımadığı bir özürlüğü tanıyarak. Diğer müzik tarzlarına yaklaşımları sadece onun sanatını zenginleştirdiği için değil ayrıca gelecekteki flamenko üzerinde belirleyici etkileri olduğundan dolayı dikkate değer. Oysa, hiçbir zaman flamenko kimliğini kaybetmeyeceğini ve gücünü bundan aldığını düşünüyor. Müzik hakkında bir şey bilmiyor, her şeyi sezgileriyle öğrendi. Müzikal anlamda teknik eksiklerinin olduğununun farkında ama bir yandan da onu o yapan değerleri var. “Benim tarzıma yön veren şüphesiz onun flamenko olmasıdır, eğer flamenko olmasaydı ben olmazdım.”. Birçok filmde rol aldı.
Beş yaşından beri Cordoba’da yaşıyor.”Annem,küçükken elime süpürge sopasını alıp gitar çaldığımı söylüyor. Ne bunu yaptığımı ne de plastik oyuncak bir gitarımın olduğunu hatırlıyorum.Fakat kendi ülkemde çok küçükken Paco de Lucía’yı dinlediğimi biliyorum. Tuhaf,çünkü çok küçüktüm, çok net hatırlamıyorum. Bir gün bahçede gitar çalan komşumu gördüm ve gitara o zaman gerçekten aşık oldum.”diye konuştu. Acemiliğini tamamladığı Sanlúcar grubuyla çalmaya başladığında çok gençti. Kariyerine,cante ve gitar arasındaki derin ayrımı keşfetmesi sayesinde eşi bulunmaz partneri El Pele ile başladı. ”Derin cante’nin ve iyi eşlik etmenin ötesinde bir anlayışa sahip olmak şart.”diye belirtti. Konserlere yoğunlaşmak,kendi yaşıtları arasında kendi stilini oluşturmak için sanatçıyla bağlarını kopardı; bir kaç yıl içinde tüm dünyada turneler düzenledi, çok önemli festivallerde sahne aldı ve itibar kazandı.Ayrıca “yeni Paco de Lucía” olabileceğini gösterdi. La Unión (1988), Extremadura (1988) ve Cordoba(1989) gibi önemli flemenko gitar ödüllerini kazandı. Vicente Amigo (Sevilla, 1967): Guadalcanal, Sevilla’da dünyaya gelen gitarist beş yaşına kadar Cordoba’da yaşadı. Çok genç yaşta Manolo Sanlucar’ın eğitim grubu ile çalışmaya başlamış ve eğitimini başarıyla tamamlamıştır. Aynı zamanda Merengue de Cordoba’ dan sekiz sene ders almıştır. Gitar yaşamına El Pele ile başlamıştır. El Pele ile ayrıldıktan sonra 1991’ de ilk solo albümü olan “De Mi Corazon Al Aire” i çıkarmıştır. İlgi çekiçi bir gitar tekniğine sahiptir. İnce parmakları sayesinde gitar tutuşu mükemmelleşmiş ve korkunç bir hıza dönüşmüştür. Gitar çalarken sanki notaları kovalıyormuş gibi his verir. Yeni dönem gitaristler arasında ciddi bir vaad verenler arasındadır.
Albümleri
De mi corazón al aire (1991)
Vivencias Imaginadas (1995)
Poeta (1997)
Ciudad de las Ideas (2000)
Ciudad de las Ideas - en concierto desde Córdoba (Live DVD) (2004)
Camarón de la Isla onu fark edip kendi partneri yapana dek tanınmayan genç bir gitaristti.Ondan sonra idolünün ölümüne kadar yaklaşık on beş yıl Tomatito için sadık bir koruyucu kalkan oldu ve beraber Flamenko’da parlayan çiftlerden biri oldular.Tomatito ona daima saygısını gösterdi.”Almería’da doğdum,sanki bulutların üstünde gibi ve Seville’de,Madrid’de ve Cadiz’de gitaristler olmasına rağmen o benim ayaklarımı yere bastırdı. Beni nasıl keşfettiğini bilmiyorum.Beni bulutların üstünden aldı ve yavaşça yere bıraktı.Onunla çalışmaktan hep mutluluk duydum.Ve onu dinlediğimde gitarımı elimden bıraktım ve tüylerimi diken diken eden müziğinde kayboldum.”Camarón’un ölümünden sonra çoğunlukla konserlerde çaldı.Birkaç filmde rol aldı.
Tomatito (Almeria, 1958): Gerçek ismi Jose Ferdandez Torres’ dir. Gitarist Tomate’nin oğlu ve Miguel Tomate’nin yiğenidir. Çekingen ve biraz içe kapalı olan kişiliğinden ötürü dometescik anlamına gelen Tomatito ismi kendisine verildi. Almeria da doğan Tomatito’nun etrafında kentin gelenekleri nedeniyle birçok gitarist vardı ve bunların başlıcaları flamenko gitar ustaları olan babası ile büyükbabası idi. Bunun yanısıra efsanevi gitarist Nino Miguel’nin de yeğeniydi. Henüz oniki yaşındayken, “Tablao” denilen flamenko gece klüplerinde çalarak müzikal kariyerine başladığı Malaga’ya yerleşti. Çalmaya başladığı bu gece klübü, onun onbeş yaşında flamenko efsanesi iki isimle gitarist Paco de Lucia ve şarkıcı Camaron de La Isla (ada karidesi) ile tanışmasını sağladı. Camaron, Tomatito nun gitar çalış stilini beğenerek ondan kendisine eşlik etmesini istedi. Ancak Tomatito henüz çok gençti ve bunun yanı sıra Camaron’un konserleri dünya çapında gerçekleştiğinden sürekli yurt dışına çıkmaları söz konusuydu. Genç gitarcı, Camaron’a eşlik etmesi için ailesinden izin almak zorundaydı. Sonunda babasından izin almayı başaran Tomatito, birkaç yıl sonra Paco de Lucia ile Camaron birlikte çalışmayı bıraktıklarında, Tomatito ve Camaron dünya çapında , çok başarılı ve ilgi gören bir ikili oluşturdu. Camaron un ölümüne kadar birbirlerinden hiç ayrılmadılar. Camaron’un 1992 yılındaki trajik ölümü, Tomatito için büyük bir hüzün oldu. Uzun yıl birlikte çalışmışlardı ve bir anlamda Tomatito’nun kariyeri doğrudan bu efsanevi sanatçıyla olan birlikteliğinden doğmuştu. Tomatito önce müziği bırakarak diğer çingeneler gibi pazarlamacılığa başlamayı düşündü. Çünkü flamenko hayranlarının onunla eskisi kadar ilgilenmeyeceklerini, artık kimsenin kendisini dinlemeyeceğini düşünüyordu. Müziği bırakması an meselesiydi. Fakat tam bu sıralarda, beklenmedik bir telefonla ilginç bir teklifler aldı. Çalıp çalmamakta tereddüt ediyordu çünkü daha Camaron un ölüm acısını içinden atamamış ve daha önce solist olarak sahneye çıkmamıştı. Sonrası ise çalışma kararı aldı. Aldığı bu karada başarılı olan Tomatito sayısız flamenko albümlerde konuk sanatçı olarak çaldı ve kendisi de bu esnada üç solo albüm çıkarttı. Yorumculuk gücü ve müzikal ruhu ile kısa zamanda herkesin sevgisini kazandı. Carlos Saura’ın bazı filmlerine müzik yaptı.Kendine has bir tekniğe sahip Tomatito ‘rasgue’ tekniğini oldukça iyi kullananlar arasındadır. Özellikle de buleriasları dikkat çekicidir.
Fotoğraf albümü
Chicuelo
JUAN GóMEZ CHICUELO,(Barcelona,1968). Gitarist
Gitar öğrenmeye flamenko peñas ile çocukken başladı. Manolo Sanlúcar ve Isidro Muñoz ile birlikte okudu İlk yıllarında Barcelona’da Tablao de Carmen’de, Mario Escudero, Angelita Vargas, La Tolea, Yerbabuena, Sara Baras, Adrián Galia, Belén Maya, Antonio “el Pipa”, Joaquin Grillo ile çalıştı.Tomatito, Duquende, Mayte Martín, Ginesa Ortega ve Joan Manuel Serrat gibi artistler için stüdyo müzisyeni olarakı çalıştı, ayrıca Ginesa Ortege’nın “Siento” ve “Oscuría” ve Miguel Poveda’nın Suena Flemenco” kayıtları için de müzik yönetmeliği görevini üstlendi.Son Orson Welles filmi “El Quijote”nun müzik versiyonunu yaptı ve Paris’te düzenlenen “Festival de Jónevez Flamencos” festivaline katıldı.1996’da “Cambalache” grubunun kurucu üyesi oldu. Enrique Morente, Rancapino, Chano LObato, Josê Mercé, Duquende, Mayte Martín ve Potito’ya eşlik etti,ve kendisi Miguel Poveda’nın daimi partneri.
Niño Josele, Juan José Heredia .Almería. 1974. Gitarist
Tomatito ile birlikte çaldı ve bunun etkilerini onda görebilirsiniz. Duquende, Morente, Remedios, Amaya, Montse Cortés ve Dieguito El Cigala için çaldı.1996 Bienali’nde “Jóvens Valores(Genç Yetenekler) ödülünü kazandı. Çok özel ve uyumlu ritmiyle başarılı genç gitaristler listesine adını yazdırdı.Solo kayıtları da bulunmaktadır.
Paco Pena
(d. 1942), İspanyol flamenko gitaristi.
İspanya, Cordoba'da, doğan Francisco Pena Perez gitar çalmayı öğrenmeye 6 yaşında başladı. İlk profesyonel konserini 12 yaşındayken gerçekleştirdi 1960'ların sonuna doğru İspanya'dan ayrılarak Londra'ya yerleşti. Carnegie Hall (New York)), Royal Albert Hall (Londra), Concertgebouw (Amsterdam) gibi önemli yerlerde konserler verdi. Dünyada ilk defa, 1985 yılında Flamenko gitar üzerine Rotterdam'da üniversite dersi kurdu. Bir konser öncesi tırnağının kırılması sonucu yerden bulduğu plastik parçasını kullanması üzerine pena'yı gitar dünyasına kazandıran gitaristtir.
16 Ocak 2005 tarihinde İstanbul Cemal Reşit Rey salonunda konser verdi.