Caz tarihinin 4. bölümünde, köleleştirilmiş bir halkın, kölelik düzenine rağmen kültürünü yaşatmaya çalışışını ve hangi sebeble olursa olsun bir araya gelen kültürlerin yeni bir müzik türünün doğmasına sebeb oluşlarını görmekteyiz. Caz tarihinin 3. bölümünü okumak için buraya tıklayabilirsiniz. Yeni Başlangıçlar19 uncu yüzyıl ortasında, köle ticareti yasaklandığında, Kuzey Amerika'da 4 milyon siyah köle bulunuyordu. Kölelerin hiçbir hak ve seçimleri yoktu, ama kıtaya 300 yıl boyunca taşıdıkları örfler, fikirler ve tutkularla Yeni Dünya' ya damgalarını vurmuşlardı. Beyazların, Afrikalı'ların adetlerine gösterdikleri hoşgörü, işlerinin yürümesi için gerekli olanla sınırlı kalıyor; kölelik kaldırılsa da, ırk ayrımı bütün şiddeti ile sürüyordu. Siyahlarla beyazlar yan yana yaşıyorlar ama birbirlerini değiştiremiyorlardı. Beyazların köleliğe buldukları en kolay özür, bunun "kafirleri" inançlı birer Hristiyan yapmanın tek yolu olduğu idi. 18. yüzyılda bazı beyaz din adamları, düzenledikleri büyük açık hava toplantılarında; halkı coşturmak için siyahların düzenlediği gösterilere başvururlardı. Ama zamanla bu işbirliği sona erdi. 1770'ler ise, Black Jack Harry olarak tanınan bir İngiliz rahibin düzenlediği ateşli ve ritmik vaazlarla ünlenmişti. Vaazlarına katılanlara, her zaman duaları; güçlü vurgular ve yüksek Afrika tonlamalarıyla, her iki ya da üç satırda bir tekrarlarla canlandırıyordu. İngiliz kilise geleneğinde; rahibin, okuması olmayan cemaate kendi okuduklarını tekrarlatması sonucu ortaya çıkan bu yöntem, Afrika kökenli "çağrı-yanıt"larla kilise müziğine de aynen yansıdı. Bir bandlerdeki bölümler arası riff değiş tokuşları, hatta bebop döneminin küçük topluluklarında rastlanan parça bitimlerinde, enstrümental nakaratların davul atakları arasındaki alışverişleri hep bugünlerin mirasıdır. Avrupa ve Batı Afrika müzikleri çalışırken ve dua ederken yan yana geliyordu. Patronlar çalışırken söylenen Afrika kökenli şarkılara genellikle göz yumuyorlardı. Çünkü bu şarkılar verimi ve işçilerin moralini yüksek tutuyordu. "Sanat müziği" Afrika'da hiç bir anlam taşımıyordu. Müzik heryerdeydi. Herşey için bir şarkı vardı: aşk şarkıları, isyan eden şarkılar, denizci şarkıları, tapınmak için söylenen şarkılar, savaş şarkıları... Çalışırken söylenen şarkıların ritmi, çekiç ve kazmanın çıkardığı seslere uyuyor, melodi ve sözler tıpkı Savannah ve New Orleans açıklarında çalışan siyah gemicilerin Afrika esintilerini olduğu kadar, İngiliz müzikhollerinden ögeleri de barındıran gemici şarkıları gibi, o güne kadar duyulmamış bir ahenkle bir araya geliyordu. Bu Bilgilerin size bir şeyler kattığını düşünüyorsanız beğenebilir, bültenimize abone olabilir, sosyal medyada takip edebilir ya da yorumlar bölümünde düşüncelerinizi paylaşabilirsin. Bu yazıları oluşturmaya devam edebilmemiz için işine yaradığını, bilmemiz gerekiyor. Keyifli çalışmalar... Okumaya Devam Et... |